Siz plan yaparsınız ama hayatın neler sunacağını bilemediğinizden bazen o planı yaptığınızla kalırsınız. Bizimki de bu hesap, Mart ayında havalar düzelmeye başlar gibi olduğunda, oh dedik sert kış koşullarında denize açılamamıştık, bundan sonra zamanımızı denizde geçiririz. Mart başında İstanbul’a gitmiştim, döner dönmez o hafta sonu Glaros ile hiç olmazsa Adaboğazı’na gidelim, geceyi Glaros’ta geçiririz, kimseler yokken sakin Bodrum’un keyfini çıkarırız diye düşündük. Gerçekten de sabah ve akşam serin, gündüz ise ılık mükemmel bir hava vardı. Pazar akşamı Gümbet’e dönüp limana bağlandık, yolda da arkadaşlarla konuşup o akşam için Keçi’de rakı akşamı planı yaptık. Ama içimiz pek rahat değildi, korona haberleri başlamıştı, virüs dünyaya yayılıyordu. Bodrum da kendini korumak durumunda kalabilirdi. Neyse, o akşam gittiğimiz yemek meğer korona nedeniyle başlayan “Evde Kal” günlerinden bir önceki günmüş. Ertesi gün tüm Türkiye’de restoranların, kafelerin kapandığı haberiyle güne başladık. Sonrasını biliyorsunuz zaten, ne yaşadıysak beraber yaşadık, halen de yaşıyoruz. Korona günleriyle ilgili notlarımı diğer bloğumda paylaştım, göz atmak isterseniz linkini buraya yazıyorum; http://bodrumluhayat.blogspot.com/
Mart ayında Adaboğazı'na akşam çökerken
Mart sakinliği
Gündüzleri ılık, mükemmel bir hava vardı
Sabah ve akşam serin oluyordu
Glaros'ta da tilkişenli yumurtadan vazgeçmedik
Gülüşan sezonu açtı
Burada Glaros ve denizle ilgili notlarımı anlatmayı sürdüreyim. Sözünü ettiğim o akşamdan sonra eve kapandık ve hiç bir şey eskisi gibi olmadı. Önceleri denize çıkma konusunda her liman başkanlığı kendi konumuna göre kararlar almıştı. Sonra bir düzen geldi. Özel tekneler çıkabilir dendi. Sokağa çıkma günlerinde ise denizdeyseniz bir koya demirleyecek ve yasak bitene kadar demirde kalacaktınız. Nisan ayında -doğrusu bu ya- denize çıkmak içimden gelmedi. Yaşadığımız dönemin koşulları insanın tadını kaçırıyordu. Ancak daha sonra hayatın böyle süremeyeceğini, bir biçimde toparlayıp devam etmemiz gerektiğini düşününce nerede kalmıştık deyip yine Bodrum içinde bir kısa seyire çıktık.
Mayıs ayı gelmişti. Denizin göl gibi olduğu bir hafta sonu Karaincir’e demirledik. Bütün mekanlar kapalıydı. Sahilde dolanmak, denize girmek yasaktı. Karaincir sakinlerinin jandarmayla olan köşe kapmacaları izledik. İki gün bize çok iyi geldi. Ben de yüzme sezonumu Karaincir’de açtım. Koyda üç tekneydik. Sessizlik ve sakinlik harikaydı.
Mayıs ayında mevsim normallerinin çok çok üstünde sıcak bir hafta yaptı.
Karaincir'de Ege kıpırdamıyordu
Ben de Mayıs ayında sezonu açtım
Koronalı günlerin aksesuarları
Kışın fırtınada tekneyi iskeleden açarken nasıl olduysa tonoz halatı pervaneye dolanmış.
Parakalo Osman sağolsun dalıp kesti
Yazın Glaros'u ofis olarak da kullanmaya başladım
Pandemi nedeniyle Nisan ayında yapılması planlanan Glaros’un bakımı yapılamadı. Tersanelerde tekneler bekliyordu ancak insanlar bir araya gelmekten korktuğu için bir türlü düzen oturtulamamıştı. Mayıs ayını da karaya çekmek için şartların oluşmasını bekleyerek geçirdik.
Haziran ayında kontrollü normalleşme kararları doğrultusunda tersaneler, çekek yerleri, marinalar hizmete başladı. Tabii bir yığılma olmuştu, bize de sıra ancak Haziran’ın 18’inde geldi. Bodrum marinasında Glaros’u karaya çektik. Geçen yıl karaya çıkmayan Glaros’un karinası sakal bırakmamıştı ama kekamoz konusunda epey birikim yapmıştı. Basınçlı suyla yıkanmış/yıkanmamış halini gösteren fotoğraftan iyice anlaşılıyor zaten. Bir haftaya yakın süren bakım süresince Glaros iyice elden geçti. Denize indiği gün marinada misafir olduk, denizdeyken yapılabilecek küçük işlerden sonra ertesi sabah palamarları çözdük ve Glaros’u özgürlüğüne kavuşturduk. Hoplaya, zıplaya neşe içinde denize koşan Glaros, Çökertme rotasında Karaada’yı geçer geçmez rüzgarı da buldu. Yaklaşık 17-18 mil boyunca çok güzel yelken yaptık. Biz de o da özlediğimiz Ege üstündeydik, iyot kokusunu içimize çekerek, yelkenlerini dolduran ve sessizce yol alan Glaros’un suda çıkardığı fışırtıyı dinleyerek özlem giderdik. Henüz Gökova’da pek tekne yoktu. Bodrum’dan Çökertme’ye kadar iki-üç tekneye rastladık. Koylarda da fazla bir yoğunluk yoktu sanırım.
Glaros'u Bodrum Milta'da karaya çektik
Burak Algon (Boyes) bakımı yaparken
Tazyikli su tutulmuş ve tutulmamış alan farkı
Amacımız iki gün Çökertme, bir gün Adalıyalı yapıp dönmekti. Ama hem çok özlemişiz, hem Çökertme’de Orhan Restoran’ın yemekleri bizi bırakmadı, ayrılmayı düşündüğümüz gün için hava durumu sitelerinin aşırı rüzgar uyarısı tatili üç günden beş güne çıkarmamıza vesile oldu. Orhan Restoran’ın sahilinde gün batarken rakı içmeye, usta elinden çıkma balıkları yemeye doyamadık.
Eğer bir kaç yılı devirmiş bir dingi motorunuz varsa çalışmama ihtimali her zaman çalışma ihtimalinden fazla oluyor. Ne kadar bakım yaparsanız yapın, tıkır tıkır çalışan motora denk gelemedim. Bakımdan yeni çıkan motor yine aksaklık yapmaya başladı, insanın motoru oracıkta çıkarıp denize atası geliyor. Şu anda motor başka bir ustada bakımda. Yarın gidip bakacağım. Yaptık derse alıp deneyeceğim. Yine sorun çıkarırsa bu sefer gerçekten yeni bir motor alacağım.
Uğurcan'ın (Ataoğlu) Glaros'un sezonu açması şerefine yaptığı ilüstrasyonu
Marinadan ayrılıp Ege'ye açılırken
Çökertme'de Orhan'ın iskelesine bağlandık
Orhan Restoran'da Ünsal'ın döktürdüklerinden
Pamuk (Mehmet Halebi Cengiz) ve Mesut Orhan bizi balıksız bırakmadılar
Bodrum'a dönerken Karaada önleri
Bodrum’a, Gümbet Limanı’na dönüp yerimize ağlandık. Kalan bir işimiz vardı, onlar yapıldı. Yarından sonra tekrar denize çıkabileceğiz. Hafta sonunu Bodrum koylarında geçirip, sonrasında Datça-Orhaniye-Söğüt rotasına çıkmayı istiyorum. Bakalım nasıl geçecek? Oralardan da bol bol fotoğraf çekip Instagram hesabımda paylaşırım (Instagram hesabım: @serdarbenli). Sonra da topluca notlarım eşliğinde bu blogda yayınlarım.
Yorumlar
Yorum Gönder