Yılın ilk yazısı,
bitirdiğimiz yılın son iki günü ve yeni yılın ilk gününe dair olacak.
Yılbaşından bir ay önce bu yılbaşı ne yapalım konusu gündeme geldi yine. Son on
yıldır yeni yıla Bodrum’da giriyordum, bu kez bir değişiklik yapsak mı diye
düşündüm. Aslında yılbaşı işini biz biraz abartıyor muyuz acaba? İlla ki bir yere
gitmek mi gerekiyor? Son on yıldır yıl başlarında Bodrum’da ne yaptın derseniz,
yıl boyu gittiğim mekanlara gittim derim. Yani aslında yeni bir şey yapmıyoruz.
Kafamıza renkli kukuleta takınca o mekan farklı olmuyor ki. Her neyse, bu sefer
hayatımızda Glaros olduğuna göre, deniz ile ilgili bir yılbaşı programı yapalım
dedim. Zaman kısıtlı olduğundan çok uzaklara gidemeyecektik. Sonuçta iki
gecemiz vardı. Yeni yıla en sevdiğim adalardan biri olan Kalymnos’ta girme
fikri bana da Gülüşan’a da cazip geldi. Arkadaşımız Çisem (nam-ı diğer Çisot) ben de pazar günü Kos’tan katılırım deyince program kesinleşti. Ama tabii
asıl konu hava ve denizin bize izin verip vermeyeceğiydi. Üç hafta her gün
Windy, Windgru, Poseidon gibi siteleri izledim. Başlarda programı iptal etmek
zorunda kalacağımızı düşündüm çünkü hava 30-32 knot veriyordu. Bir hafta sonra
revize edildi, bu sefer 4-5 knota düştü. Derken tarih yaklaştı ve biz
evraklarımızı hazırlayalım, hava izin verirse Gümbet’ten basar çıkarız, izin
vermezse evde otururuz dedik. Malum, Aralık ayı başlayınca buralarda güneyli sert rüzgarlar, ara ara fırtınalar da başlıyor. 30 Aralık Cumartesi günü çıkmak
üzere hazırlığımızı yaptık ve bir gün önce çok kuvvetli keşişleme ve şiddetli
yağmur düşündürmeye başladı. Ama meteoroloji siteleri Cumartesi öğlen
kesileceğini gösteriyordu. O zaman öğlen çıkarız dedik, Cumartesi sabahı hiç
acele etmeden hazırlığımızı yaptık. Evraklarımızı verdiğimiz acentedeki arkadaşım
“Abi emin misin, çıkacak mısınız?” dedi. Valla gidiyoruz dedim ve Cumartesi
öğlen saatlerinde Bodrum Deniz Hudut kapısına kıçtan kara bağlandım.
Kalymnos
ve Leros deniz hudutları kışın kapalı. Yani Bodrum’dan çıkıyorsanız önce Kos’a
girmek zorundasınız. Bu tatsız bir durum çünkü gereksiz bir zaman kaybı.
İşlemleri yapıp Kos’a doğru yelken açtık. Sancak apaz ve dar apaz seyriyle
Kos’a vardık. Limana girdiğimizde saat 16:00’yı bulmuştu. Işlemleri yapıp gece
Kalymnos’a gitmektense Kos’ta kalmayı tercih edelim dedik. Ama zaten buna
mecburmuşuz çünkü bu mevsimde, hele yılbaşı öncesi Kos limanında tek bir gümrük
polisi varmış. Kos’taki acentenin görevlisi evraklarımızı aldı, yarın sabah getiririm
dedi gitti. Limandaki elektrik/su üniteleri kilitlenmiş. Kos limanında hayat
bitmiş anlayacağınız. Hemen yanımızdaki iki sahil güvenlik botu ile güvenli bir
yerdeydik. Akşam önce birer kadeh içmek için Kos’un kışın açık olan az sayıdaki
mekanlarından birine gittik. Ardından da geceyi uzo ve deniz mahsulü ile
bitirmek üzere, bildiğim bir iki mekanın olduğu bölgeye geçtik. Ama benim
bildiğim mekanlar kapamış. Zaten yolda insan bile görmek pek mümkün değilken
açık mekan bulmak çok kolay olmadı. Sonuçta daha önce bildiğim Kos'taki Kalymnos
meyhanesine girecekken kapıya yakın masada oturan peçeli Arapları görünce
caydık. O sırada yan yan yana olan mekanlardan Gusto’ya girdik. Dört masanın dolu olduğu mekanda iki
masa Türk müşteriydik. Gitar ve vokal ikilisini dinlerken Barbayanni’leri
içtik. Burada bir saptama yapmak istiyorum; Biz Bodrum’da lezzet/kalite
çıtasını çok yükseklere çıkardığımızdan, öyle her yerde her şeyi beğenmez
olduk. İstanbul’da yaşarken ayıla bayıla yiyeceğim deniz mahsullerine burun
kıvırmak Bodrum’da yaşamamın etkisi. Kalamar yerli değil, barbun sası,
lezzetsiz gibi yorumlar o akşam yediklerimizin oldukça sıradan olduğunun
işaretiydi. Kos’ta lezzeti daha yüksek mekanlar var tabii ama dedim ya kış
zamanı ne bulursanız onunla yetineceksiniz.
|
Biz Kos'a yaklaşırken, Kos'tan kalkan Asım Kaptan feribotundaki arkadaşım bizi çekmiş, gönderdi. |
|
Ardımızda Bodrum |
|
Kos'ta bir Bodrumlu. Pablo... |
|
Glaros Kos limanında |
|
Akşam olurken etraf sessizleşti ve gök bu hali aldı. Müthiş bir hava oldu |
|
Bodrum'da lezzet çıtamız çok yükselmiş, her şeyi beğenmez olduk. |
Sabah acente görevlisi kadın
evraklarımızı getirdi. Ama çıkışımız saat 11’i buldu. Bir de saat farkımız var
artık. Arkadaşımız Çisem Kos’tan Dodecanisos katamaranı ile Kalymnos’a
gelecekti, biz limandan karşılayacaktık. Ama öyle olmadı, biz geciktik falan
derken Glaros mürettebatı üç kişi olaraktan Kalymnos’a doğru yelken açtık. Bu
arada Dodecanisos katamaranı yanımızdan geçip gitti. Oldukça sert havada seyir
yaptık. Yer yer 26-28 knot esti ve bu hava benim için iyi bir deneyim oldu.
Giysi olarak neye ihtiyacım olduğunu deneyerek öğrenmiş oldum. Su geçirmez bir
pantalonum vardı ama kışın onun termal olanı gerekiyormuş bunu öğrendim.
|
Sessiz ve sakin Kos sokakları |
Iki buçuk saatlik bir
seyirden sonra Kalymnos limanına girip, tam karşıdaki kilisenin sancak tarafına
bağlandık. Elektrik, su alabildik. Acente sahibi Vassilis oranın bilinen bir
siması. Bu mevsim bizden başka da kimse olmadığından rahat rahat ilgilenebildi.
Bağlandığımız yerin tam karşısında yılbaşı akşamı yemek yiyeceğimizi
zannettiğimiz “ouzeri” vardı. Zannettiğimiz dedim çünkü orada yiyemedik. Daha
doğrusu az kaldı hiç bir yerde yiyemeyecektik. Kalymnos Kos’a göre çok daha
canlıydı. Fakat akşam saat 22:00’ye doğru el ayak çekildi ve herkes yeni yıla
aileleri ile birlikte evlerinde girdi. Bütün mekanlar kapandı. Yemek yemeyi
düşündüğümüz mekanı Bodrum’dan aramış ve yılın son günü açık mısınız diye
sormuştum. Evet, ertesi gün hariç açığız dediler. Hatta canlı müzik var mı diye
de sorduydum. Ben bir Türk olarak “yılbaşı gecesi açık mısınız?” diye detaylı
sormadım. Konuştuğum kişi de bir Yunan olarak yılın son günü dememden akşamı
kastetmediğim anlamını çıkarmış olmalı. Çünkü onlar o akşamı evlerinde geçiriyorlarmış. Uzun lafın kısası, hangi kapıyı
çaldıksa karşımızdakiler “birazdan kapıyoruz, eve gideceğiz” dediler, öyle kala
kaldık. Mekan bakınırken arka sokaklardan birinde, sonbaharda geldiğimde
ahtapot yediğim, özellikle ahtapot üzerine çalışan küçük bir mekanın açık
olduğunu gördük. Açığız buyrun dediklerinde çok sevindik. Bir bütün ahtapotu ve
yanında bir kaç mezeyi, üç 20’lik Barbayanni eşliğinde bitirdik. Bizden başka
bir yaşlı amca vardı o kadar. Saat 22:00 olunca mekan sahiplerinin aile
mensupları ellerinde yemek tepsileriyle mekanda toplanmaya başladılar. Anladık ki onlar
da dükkanı kapayıp evlerine gidecekler. Eh o halde biz de kalkıp Glaros’a
geçelim dedik. Sonuç olarak, mükemmel ahtapot sonrası son kadehleri Glaros’ta
içip, mahalle aralarından atılan bir kaç havai fişek ve dinamit eşliğinde yeni
yıla girdik. Dinamit atılması Kalymnos’a özgü bir gelenekmiş, öğrendik. O akşam
üzeri yürüyüşe çıkarken bisikletle yaşlı bir çift tekneye yaklaşıp biz sizi tanıyoruz dediler. Temmuz ayında gelip limana bağlandığımızda yanımızdaki
tekneymiş, söylediklerinde hatırladım.
|
Glaros Kalymnos'ta |
|
Yılın ilk sabahı, Kalymnos'tayken |
|
Glaros mürettebatı. Gülüşan ve Çisem ile birlikte |
Ertesi gün kahvaltımızı
yapıp, biraz yürüyüşten sonra sesizliğin hüküm sürdüğü, ada halkının uyuduğu
Kalymnos’tan ayrılıp rotayı tekrar Kos’a çevirdik. Glaros 2017 yılında Kalymnos
limanına giriş yapan son, 2018’de çıkış yapan ilk tekne olduğundan polis ve acente
jest olarak yaklaşık 50 EU indirim uyguladı. Bu da güzel bir anı oldu.
Tekrar Kos’a girdik tabii.
Limana bağlandık. Limanda halat attığımız, bağlanmamıza yardım eden iki kişi
Kos’lu Türklerdenmiş. Biraz lafladık. Onu tanır mısın, bunu tanır mısın
muhabbeti yaparken Bodrum birası Pablo ikram ettim. Bu arada işlemler için
beklemeye başladık. Bir saatten fazla zaman geçtikten sonra işlemlerimiz
yapılabildi. Çünkü yılın ilk günü sadece bir görevli vardı ve Bodrum feribotlarının
müşterileri dönüş için gelmeye başlamıştı.
Bodrum gümrüğüne
vardığımızda hava kararıyordu. İşlemler bittikten sonra Gümbet’e yanaşmak için
limandan ayrılırken dolunay bizi karşıladı.
|
Yılbaşı gecesine Glaros'ta devam ederken barmenlik görevindeyim |
|
Bizi Bodrum'da karşılayan dolunay |
|
Ve Gümbet'e vardığımızda |
Güzel bir seyir oldu. Sıkı
rüzgar yedik, dediğim gibi çok iyi bir deneyim oldu. Kos-Kalymnos arasına dair görüntü yok çünkü fotoğraf çekecek imkanım olmadı, rüzgar izin vermedi. Kışın tekne zevki çok
başkaymış, bunu yaşamak iyi geldi. Sadece yazın gezinmek için tekne almak bana
işin başından beri tuhaf gelmişti. Glaros’u alırken kışın da seyir yapmak
isterim doğrusu dediğimde o iş pek öyle değil diyenler olmuştu. Ama gördüm ki o
iş öyleymiş. Tecrübem arttıkça kış seyirlerimin de artacağını düşünüyorum. Bu
arada şunu belirteyim, Bodrum-Kos-Kalymnos-Kos-Bodrum rotasında sadece bir adet
yelkenliye rastladık. O da Türk bayraklıydı, Kalymnos’un arkalarından gelip
Turgutreis istikametinde seyrediyordu.
Yılın ilk yazısında ilk
seyrin notlarını yazdım. Yeni seyirlerden sonra yeni notları yazmak üzere…
Tekrar hepinize iyi bir yıl dilerim.
Yorumlar
Yorum Gönder