Yeni sezonda ilk Gökova/Çökertme seyri
Geçtiğimiz hafta Gökova
taraflarına sezonun ilk seyrini yapalım dedik. Hem gidiş/geliş 40 millik yolda
tekneyi dinlerim, hızımızı kontrol ederim hem de özlediğimiz Gökova kokusunu
soluruz diye düşündük. Windy ve Windguru’da Pazar günü 30-32 knot civarı
batıdan ve karayelden eseceğini görünce limandan cuma sabahı ayrılıp cumartesi
akşama doğru dönmeyi planladık. Sabah saat 10 civarı Gümbet’ten ayrıldık.
Karaada’yı geçene kadar havuzlukta kahvaltı yaparak motor seyri ile başladık.
Orak’a doğru sancak kıç omuzluktan yer yer 6-7 knot esti ama tekneyi götürmeye
yetmediğinden motor takviyeli yelken seyri yaptık. Bir süre sonra tam
iğnecikten gelen rüzgar ile neredeyse yerimizde saydığımızı görünce yelkenleri
kapayıp motora kuvvet verdim. Öğlen Çökertme’ye vardık, her zamanki gibi Üstün
gelip Orhan Restaurant’ın önündeki tonoza bağladı bizi. Kıçtan da bir tonoz
aldık, keyfimize değecek yoktu yani.
Derken sahile çıktık, akşama
rakı-balık yapacağımız için fazla açılmayalım deyip bira-yoğurtlama-patates ile
açlığımızı bastırdık. Bir şişe bira öğlen bana yeter. İstikamet doğru teknede,
uzun koltukta uzanmaca deyip kendimi uykunun kollarına bıraktım. Kalkıp
havuzluğu çıktığımda Üstün ve babası aynen geldiğimizdeki vaziyette, teknelerinin
kıçında ağ temizliyorlardı. Meğer sabah başlamışlar, daha ancak yarısına
gelmişler. Bize de akşama buğulamalık kırlangıç ve iskorpit çıktı ağdan.
Otopilot sağolsun |
Akşama yiyeceğimiz balıklar ağdan çıkarılırken |
Meriç Köyatası'nın Denizde Yaşamak adlı kitabını okumak için ne güzel bir ortam |
Vakit geldiğinde, çıtır
çıtır odun yanan sobanın yanına kurdukları soframıza oturduk. Bir iki meze ve
üstüne buğulamamıza sohbete, rakıyı eşlik ettik, sakin, nefis bir gece
geçirdik. Bir ara Bodrum’dan arkadaşımız Danacı da katıldı sohbetimize. O da,
Ören istikametinde Gerence’deki çekekte guletlerinin bakımını yaptığı için neredeyse
kış boyu Çökertme’deydi. Zor hayat.
Kocadağ. Ya da Gocadaa... |
Bu aralar bu coğrafyada
yaşayanlar olarak sohbete girerken ilk lafımız “ne sert kış geçti ama” oluyor.
Gerçekten de öyle sert bir kış geçirdik ki herkese gına gelmiş durumda. Üstün
ve kardeşi Ünsal ile kış muhabbeti yaptık biraz. Yaza hazırlık planlarını
konuştuk. Eğer ülkecek ayağımıza sıkmazsak bu yaz turizm hareketli olacak gibi
görünüyor. Çökertme de bu hisle yaza hazırlanıyor.
Gece çok rahat uyuduk. Bir
iki yalpalama dışında rahatsız edici sallantı olmadı ki akşama doğru epey ölü
dalga gelmişti. Sabah sessiz Çökertme koyunda teknede kahvaltımızı yaptık,
biraz okuduk, biraz çevreyi seyrettik, sonra kısa bir yürüyüş yapıp yan koya
geçelim dedik. Arka taraflarda ne kadar çok prefabrik ev yapılmış, gözlerime
inanamadım. Bir çoğu konaklama amaçlı küçük evcikler. Ören’e doğru komşu koya
yürüdük ama sahile inemedik çünkü toprak patika balçık haldeydi. Civarda da
sular altında tarlaları gördük. Toprak yağmura doymuş artık.
Şahane sabah |
Glaros'takilerin yarısı sezonu açtı (!) |
Güzel bir seyri daha arkamızda bırakıp, Karaada önlerine geldiğimizde |
Dönüp Orhan Restaurant’ta
bir kahve içip, borcumuzu ödeyip Glaros’a geçtik. Üstün bot ile bizi bırakırken
buz dolu bir kap içinde 7-8 barbundan oluşan yolluk hazırlamış getirdi. Abi
dedi akşam Bodrum’da Osman’ın mekanında (Hanende Mey) yersiniz. Daha dün akşam
ağdan çıkmış barbunlar yol boyu buzdolabında akşam olmasını beklediler. Tam
kafadan gelen ve gittikçe sertleşen rüzgar daha Orak adasına gelmeden 25 knot
esmeye başladı. Sezonun ilk üşümesini yaşadık, ilk serpintileri yedik. Saat beş
buçuğa doğru limana vardık, bağlandık.
Akşama tabii Hanende Mey’de rakı-barbun vardı.
Hanende Mey'de Parakalo Osman ile Üstün'ün hediyesi barbunları yerken kadehimizi Üstün'e teşekkür için kaldırdık |
Önümüzdeki seyirlerden sonra
tekrar görüşmek üzere. Bodrum’dan, Ege’den mavi günler dilerim.
Yorumlar
Yorum Gönder