Hafta sonları Bodrum
civarında, Gökova girişinde yaptığım günü birlik gezilerden sonra cuma gününü
de hafta sonuna katarak iki gece/üç günlük bir gezi planladım. Önce Akbük,
oradan Karacasöğüt’e geçip üçüncü gün Bodrum’a dönerim diye düşündüm ama işi
bilenler bu rotanın en az üç gece/dört günde yapılabileceğini söyleyince
caydım. Birlikte çıkacağımız ekipte herkesin vizesi olmayınca -günü birlik vize
ile de uğraşmak istemediğimizden- karşıki adalar da mümkün olmadı. O halde yine
Datça ve Palamutbükü taraflarına gidelim dedim. Geçtiğimiz Perşembe akşamı
hafif kumanya alıp geceyi Glaros’ta geçirdik. Ertesi sabah bize katılan
kardeşim Sena ve Atilla ile birlikte, ben ve Gülüşan olmak üzere seyire
başladık. Yaşanılan hayat tarzı değişince beklentiler de değişiyor. Düne kadar
rüzgarsız hafta sonlarını isterken şimdi rüzgar bekliyorum. Ama bu hafta sonu hava rüzgar konusunda yardımcı olmadı. Toplam 41 deniz mili olan Gümbet limanı-Datça
limanı arasındaki yolun yarısına yakınını yelken yaparak katettik ama çoğu bölgede
rüzgar 4-5 knot estiğinden motor seyrine geçtik. Bir ay içinde ikinci kez
Knidos burnunu dönmek çok zevkliydi. Öğlen yemeği için Knidos’ta
demirledik. Erol Kepenek’ten öğrendiğim deniz suyuyla haşlanan makarnayı
yaptım, yanına da Bodrum işi Pablo birayı açtık. Hafif bir kestirmeden sonra
Datça için demir aldık.
Akşam üzeri 18:30 civarı
Datça limanına girdik. Tur tekneleri sezonu açtığından geçen sefer
bağlandığımız tonozda yer bulamadık, belediye görevlilerinin bize gösterdiği
yere demirledik, kıçtan bağlandık. Datça Belediyesi’nin sosyal medya
hesaplarını yürüten, yetenekli, esprili Osman ile yıllardır yazışırız ama bir
türlü tanışamamıştık. Bu sefer artık tanışalım diye yazdım. Sağolsun, bizim
rakı sofrasını kurduğumuz Fevzi’ye geldi, kısa süreli de olsa sohbetimize
katıldı. Belediyelerin sıkıcı resmi dilinden, yol yapımı, kanalizasyon döşemesi
fotoğrafları olan sıkıcı paylaşımlarından sonra Datça Belediyesi gibi sıcak,
samimi paylaşımlar fark yarattı.
|
Bodrumlu Pablo Knidos'ta |
|
Bir ayda ikinci kez Knidos fenerini döndüm |
|
Knidos fenerini denizden görmek, ekipte de heyecan yarattı |
Fevzi benim artık "eski" diyebileceğim bir dostum. Önceki bloğum Bodrumluhayat bloğunu takip edenler
Fevzi’yi iyi tanıyorlar. Buraya 2011 yılında yazdığım bir yazının linkini
alayım; http://bodrumluhayat.blogspot.com.tr/2011/07/yine-bodrumdan-datcaya-haftasonu.html
Cuma akşamı yeni sezonun ilk
Fevzi masasını kurduk. Güzel sohbet, lezzetli Ege işi mezelerle saatler
ilerledi, yaklaşık sekiz saat iyot solumanın da etkisiyle geceyi kapattık.
Ertesi sabah gökyüzü hafif puslanmaya başladı. Biz de çarşıda biraz gezindikten
sonra demir aldık, Palamutbükü’ne doğru yollandık.
|
Fevzi'de sezonun ilk rakı sofrası |
|
Glaros Palamutbükü'nde |
Palamutbükü’nün barınağına girdik. Barınakta bir süredir dip taraması yapılıyordu. Çok sığ olan
belli bölgeleri derinleştirilmiş. Böylece salması olan teknelerin barınağa daha emniyetli girebilmesine imkan tanınmış. Bu da köye gelir getirecek bir iyileştirme. Gecelik bağlanma ücreti, elektrik-su dahil 50 TL. Bu arada Datça limanı zammı yapmış. Geçen sefer Palamut'taki liman görevlisinin dediği çıktı. Datça aynı hizmet için 70 TL aldı. Öğlen yemeğini Le
Jardin de Semra’da yedik. Semra Hanım restoranını sezona hazırlamış ve henüz
açmış. Öğlen yemeğinde birer bira, salata ve mükemmel pişirilmiş, lezzetli et
yedik. Biraz sonra Çeşmeköy’den Palamut’a inen Üstat Che ile Datça’dan
gelen Fevzi masamıza dahil oldular. Biraz sohbet falan derken ikindi oldu,
onlar Datça'ya döndüler, ben de biraz kestirdim. Uyandığımda akşam olmak
üzereydi, hava iyice bulutlanmıştı. Biraz yürüdük ve geçen sefer gelip memnun
kaldığım Payam restorana oturduk. Burası gayet makul bir mekan. Masaları
sahilde. Bence tek eksikleri sadece Yeni Rakı satıyor olmaları. Misal ben Yeni
Seri Yeni Rakı içerim, o klasik Yeni Rakı ile aram yok. Yeni Seri bulamazsam
Tekirdağ içerim. O da yoksa Kulüp, o da yoksa Altınbaş.
Geceyi çok uzatmadan
Glaros’a döndük. Biraz havuzlukta oturduktan sonra kamaraya geçtik, uykuya
daldık.
|
Payam'dan... |
|
Tam miskinlik atmosferi vardı |
|
Taze toplanmış kaya koruklarını görünce dayanamayıp torbayı doldurdum |
|
Ekip; kardeşim Sena, Gülüşan ve Atilla |
|
Palamutbükü'nün şimdi sakin zamanları. Bayram başlasın, buralarda boş şezlong bulunmayacak, her taraftan çocuk bağrışmaları duyulacak |
Sabah yine kapalı ve
rutubetli, boğucu, lodoslu bir havaya uyandık. Erken saatte Palamutbükü
pazarına uğradık. Nefis Datça domateslerinden aldık. Hava o kadar boğmaya başladı ki daha serin olduğundan, kahvaltıyı teknenin içinde
yaptık. Kahvaltı için çayı kaynatırken tüp bitti. Glaros bana geldiğinde içinde
tüp vardı ve ne kadar kullanıldığını bilmiyordum. Bir gün bu olacaktı.
Palamutbükü’nde bu mevsimde, üstelik marin tipi özel tüp bulamayacağımız için
çayı unutalım dedim. O sırada Atilla liman görevlisi Şeytan Kader’I görünce
derdimizi anlatmış. Biraz sonra motorsiklet ile birisi geldi, dolu tüpü getirdi. İnanamadım.
Olanları seyreden komşu teknenin sahibi geçen yaz Alaçatı marinasında bulamadım
Palamut’ta hiç bulamayacaklar diye düşündüm diyordu. Meğer geçen sene bir
tekneye gerektiği için Datça İpragaz bayii bir kaç adet bulundurmaya başlamış. Kahvaltıyı
bitirdik dışarısı hala hiç esmiyordu. Tabii ki bu hava yelkene izin vermedi.
Açıkta rüzgar alırız dedik ama alacağımız rüzgar bizi Knidos’a bile
götüremeyeceğinden motor seyrine döndük. Taa Bodrum açıklarında, Kos’u geçene
kadar hiç esmedi. Knidos-Kos kanalında zaman zaman rüzgar 1-2 knota kadar indi.
Şu anda ofiste bu yazıyı yazarken Bodrum-Kos arasındaki beyaz dalga köpüklerini görüyorum.
Dün de olaydı ya…
Akşam 18:00’e doğru Gümbet
limanına bağlandık. Böylece iki gece/üç günlük Datça-Palamutbükü seyrimizi
tamamladık. Glaros'u iyice yıkadık, temizledik ve eve geçtik.
Maviliklerde buluşmak üzere...
Rüzgarınız bol olsun
YanıtlaSil