Bir önceki yazıda kışı
bitirdiğimizden söz etmiştim. Sert geçen kış koşulları benim gibi bir çok
yelken ve deniz sevdalısını denizlerden uzak tuttu. Ilk kez Glaros’un içinde
ciddi rutubet oldu demiştim. Pazar günü çıktığımız seyirde, ambardaki şilteleri
yayalım dedik, hepsi rutubetten lekelenmiş halde çıktılar. Mart ayı, bizim
tekneyi yaza hazırlama ayıdır. Geçen yıl büyük bakım yaptığımızdan bu yıl daha
küçük bakımlarla geçecek sanıyorum. Önceliği kapasitesi yetmeyen inverteri
değiştirmeye verdim. Teknede barometre, termometre yoktu, onu aldım. Ancak ilk
günden dış üniteyle bağlantı sorunu yaşadım, aldığım yere gönderdim, henüz tekrar
bana gelemedi.
|
Hazırlıklar, bakımlar... |
Mart ayında dört-beş
gecemizi limanda da olsa Glaros’ta geçirdik. Hem ufak tefek tamiratları yaptık,
hem de özlemini duyduğumuz teknede yaşamanın tadına varmaya başladık. Teknede
kalacağımız günler evden çıkarken nevaleyi hazırlıyoruz, yol üstü alınacakları
alıp öyle gidiyoruz. Bu hazırlıkları yaparken hissettiklerim, çocukken yazlık
evimize giderken hissettiklerimle aynı. O zaman da içim kıpır kıpır olurdu,
rahmetli anneannem ile biz önden giderdik. Evi havalandırırdık. Kışın o evin
bahçesinde kalan bahçıvan ve ailesi evin tamiratlarını, temizliğini yapardı.
Ben geçen yazdan kalan topumu şişirdim. Bir hafta kadar bir süreyi anneannemle
baş başa geçirirdim. Glaros’un heçlerinin, lombozlarının açılması, aynen
naftalin kokan evi havalandırmak için bütün odaların pencerelerinin açılmasına
benziyor. Eskiler yazlığa sayfiye derlerdi. Ben de bu tanımla büyüdüm. İşte şimdi
bir kaç gün için Glaros’a kalmaya gitmek bana sayfiyeye gitmeyi hatırlatıyor.
Glaros Bodrum’daki sayfiyemiz. Üstelik sabit değil. Her koy bizim sayfiyemiz
sayılır.
|
Sert kış şartlarından sonra sakin limanda teknede kalmak çok iyi geliyor |
Glaros’u ofis olarak da
kullanabildiğim için şanslıyım. Bazı günler ofise gitmeme gerek kalmıyor. Tekne
hayatına, içinde, üstünde yaşamaya çok hızlı uyum sağladım diyebilirim. Aslında
altmışına merdiven dayamış birinin alışkanlıkları, konforu genç insanlara göre
daha kemikleşmiş oluyor. Ancak elliye merdiven dayamışken yaşadığım şehri
tamamen bırakıp, işimi de alarak Bodrum’a göçebildiysem bunu da yapabilirim
demiştim kendime. Şimdi sevinerek görüyorum ki bu konuda bir sorunum yok.
Dahası, eğer becerebilirsem belki Bodrum dışında bir marinaya bağlanmak
şartıyla evimi de boşaltabilirim. Yazın iki şort iki tişört, iki terlik, kışın
da bunlara iki pantolon, iki ayakkabı, iki kazak ekleyerek yaşamak benim için
hiç zor değil. Belki mesleğimin de etkisi vardır bilemiyorum. Orada da
minimalist işler üretmeyi seviyorum. Başka bir deyişle fazlalık gerçekten fazla
geliyor.
|
Glaros aynı zamanda ofisim de olabiliyor |
|
Sakin akşamlar... |
|
Tekneler -hele yelkenliler- seyirde sallanır, dalgaya girer, çıkar, rüzgarda yelkenleri doldurup, yatarak deniz üzerinde kayarlar. Bu nedenle teknelerde cam, seramik gibi malzemeden üretilmiş tabak, çanak, bardak kullanılamaz. Bakmayın o tekne broşürlerindeki, ütülü örtülü, kristal kadehli, porselen tabaklı sofralara. Dümendeyken en fazla yapabileceğim sandviç yemek, hangi sofra? Ama akşam bir koyda küçük masamızda rakımı yudumlarken illa ince cam bardak olacak. Mikadan rakı içilmez, rakıya hakaret olur. Glaros’ta çay ve rakı cam bardaktan içiliyor. Diğer her şey için mika, kağıt, metal.
|
Tekne hayatı diye uzun uzun
ahkam kesecek halim yok. Şunun şurasında ikinci yılımı bitiriyorum. Belki
yaşadığım yer ve işimin elvermesi sayesinde iki yılda oldukça fazla zaman
geçirebildim. Ama dokuz metrelik teknesiyle dünyayı gezenler varken konuşmak
ayıp olur. Sadece anlatmak istediğim şu ki, tekne hayatı insanı sadeleştiriyor,
fazlalıklardan arındırıyor. Bu fazlalıkları her anlamda düşünebilirsiniz. Eşya
da olabilir, insan da olabilir. Kişinin hayata bakışına göre değişir.
|
Günden... |
|
...geceye |
|
Mehtaplı gece |
İşte belki yakın zamanda
tamamen teknede yaşamaya geçilir kim bilir? Öyle bir karar verirsem o zaman
bazı olanakları olan –mesela çamaşırhane, ısıtılmış duş/banyo mekanı vs.- bir
marinaya geçmem gerekir. Şimdilik bunları konuşmaya, fikir egzersizleri
yapmaya, maliyet hesaplamaya başladık diyeyim. Bunları yapmadan olmaz zaten.
|
Seyir yapmıyorken teknede geçirilen zamanda fazla hareket edilmiyor. Bu yüzden sabahları limanda yürüyüş yapmak şart. |
|
Bizim limanda bahar halleri |
Geçtiğimiz hafta sonu hava
çok iyiydi. İstanbul’dan gelen, bizim çeteye mensup arkadaşımız ve yine çeteden
Bodrum’daki bir arkadaşımızı da alarak bir kaç saatlik yelken seyri yaptık. Bir
yandan da Bodrum Tirhandil Cup yarışlarını izledik. Yavaş yavaş sezona
hazırlanıyor, ısınma turları atıyoruz.
|
Nejat ile seyirdeyken |
|
Gülüşan ve Nejat ile |
|
Bodrum Tirhandil Cup yarışını izledik |
Yarın eğer uygun olursa bir
gece geçirmek üzere Çökertme’ye gitme planımız var. Böylece Gökova’ya ilk
seyrimizi yapalım dedik.
Mavi hayatlar dilerim...
Yorumlar
Yorum Gönder